27 Eylül 2011 Salı

yere paralel gitmek

geçtiğimiz günlerde barış bıçakçı'nın "yere bir süre paralel gittikten sonra" isimli uzun öyküsünü okudum.
bir genç kızın intiharının çevresindeki insanlara duru bir bakış. sıradan bir durgunluğun içinde çağıldayan edebiyat. sevgi ihtiyacı tüm yaşayanların ve yalnızlık. gerçeği arayış, sırf değiştirebilmek için. güzel anları gelecekte de yaşamayı güvence altına almaya çalışmak, çaresizlik ve hayal kırıklığı. kendine itiraflardan korkup kötü düşünceleri elle ittirme uğraşı, hep sevgi ihtimali ve mutluluk arayışı, evde, sokakta, şehirde, köyde, temizde, çöpte.
ve tüm bunların arasında yine de umut, bozkırda, çalan telefonda, karşı komşuda, uykuda ve hatta yalanda.

27 Ocak 2011 Perşembe

"Kalbinde çözülmeden kalan her şey için sabırlı ol. Soruların kendisini sevmeye çalış, kilitli odalar ve yabancı lisanda yazılmış kitaplar gibi. Cevapları şimdi arama. Şu anda cevaplar sana verilemez, çünkü sen henüz onlarla yaşayamazsın. Bu her şeyi yaşama meselesidir. Şu anda senin, soruyu yaşaman gerekiyor. Belki daha ileride, farkına bile varmadan, günün birinde kendini cevabını yaşarken bulacaksın."
Rilke.

24 Ağustos 2010 Salı

düş/müş/üm

"düşmüşsün" diyor "ve sen şimdi oturmuş neden düştüğünü bulmaya çalışıyosun ama bulamazsın"
"evet, belki bulurum, işte o zaman bir daha düşmem" diyorum
"bulamazsın, çünkü sen değilsin düşmene sebep" diyor "ben sana elimi uzattım bak, sevmeme izin ver seni ve sev beni "

gözlerimi denize dikiyorum neden sonra
cevap ver dalga
yol göster martı.

2 Ağustos 2010 Pazartesi

tamam

kendime büyük bir kadeh roze şarap almalıyım şimdi
ve müzik dinlemeliyim.

uyuyana,
kaybettiklerimi unutamayacağımı kabullenene
ya da tüm güzellikleri unutabileceğime inanana dek.

dün kitap okurken fark ettim
ne güzel kelime
"tamamlanamamışlıklarından".

28 Temmuz 2010 Çarşamba

bıçak

"tamam" diyorum "şimdi bişeyler olmaya başladı"
ama yok.

kendime yapılmasından hiç hoşlanmadığım şeyleri başkasına yapmak şimdi.
gözlerinin içine baka baka bir bıçak saplamak göğsüne ve bırakmak.
devam etmek sonra.
çünkü ağaçlar büyümeye devam eder,
trafik akmaya,
insanlar gülmeye ve ağlamaya devam eder, sırayla.
herkes göğsünde bıçaklarla.
soğumaktır bu ve katılaşmak.
hiçbirşey eskisi gibi olmayacak.
ve ben yine akşamüstlerinde sahilde oynayan çocuklara bakıp ağlayacağım.

ama durmalıyım ve düşünmeliyim biraz,
bir dakika
bir saniye
bir an
kim kimi sevebiliyor ki artık.

kendimi bile sevmiyorum bugünlerde.
kendimi sevmeyince başka bişeyi de sevemiyorum haliyle.
bencil demeliyim kendime ama ben bugünlerde kendimi ben gibi hissedemiyorum bile.

ne kadar yaklaşırsak birbirimize
o kadar uzaklaşıyoruz farkında olmadan.
zor.
bölünmeden çoğalamaz hücreler çünkü
ve birbirine çarpmadan uzaklaşamaz yıldızlar.

20 Temmuz 2010 Salı

bil

kendime gönderiyorum bu şarkıyı:

sen kör köpek gibi, birbirinin ardından ne kokladın bilmem.
ama hoşuna gidiyo.
ya nolacağdı ya.
bütün bu hevesler, sen istemesen de peşinden geliyo.
ben bunu sana öğretemedim.
döndü geldi buldu yine seni bak.
ben sana burda oynama dedim.
ne baştasın bak ne sonunda
bi karar ver o olucaksın anında
yaptın, bitti. oldu bak hepsi senin.
beğenemedin, sevemedin ama senin. ya nolacağdı ya.
halbuki sen ne güzel yapardın, bir bir kaçardın
çizgilerinden, kaldırımların çizgilerinden, yürürken.


dün gece masada unuttuğun kek gibi kararlı olsan.
onun gibi kuru demiyorum ama hiç değilse bi işe yara.

bi karar ver o olucaksın anında
ah sen bunu bilseydin böyle mi yapardın başta.
keyfin bilir yine de ama basma o yaş tahta.
olduysa olan olur, olmayaydı iyiydi.
tasma takıp dolaşırsın ama gelir yine başa. gelir yine başa.


iki güvercin bir takla atar kanatları yine seni yakar.